16.09.2021

Müftülük Vaizimiz Sn. MOLLAOĞULLARI " Ahilik Haftası " münasebetiyle haftaya dair yazı yayınladı.

                                                       TİCARET AHLAKI VE AHİLİK
            İnsan sosyal bir varlıktır ve toplumsal hayatta kendisinden başka bir insana gereksinim
duyar. İhtiyaçlarını da bu şekilde karşılıklı ilişkiler sayesinde giderir. “Komşu komşunun
külüne bile muhtaçtır.” atasözü bunu veciz bir şekilde ifade etmektedir. İşte bu ihtiyaçların
karşılıklı olarak giderilme isteği zamanla alış-veriş kültürünü oluşturmuştur. Kâr amacı
güdülerek yapılan bu alım veya satıma da ticaret denmiştir.

            Ticaret, insanlık tarihi kadar eskidir. Ayrıca iktisadi hayatın iskeleti, ekonominin ise
adeta can damarıdır. İlk insan ve ilk peygamber olan Hz. Adem’den (a.s.) son peygamber olan
Hz. Muhammed’e (s.a.v.) kadar geçen bütün peygamberler de çeşitli ticari faaliyetlerde
bulunmuştur. Peygamber Efendimiz’e (s.a.v.) hitaben söylenen “el-Emin” sıfatı da onun
gündelik hayatta olduğu gibi ticari hayatta da ne kadar güvenilir olduğunu ortaya koymaktadır.

               İslam ticareti helal kabul etmiştir. Aynı zamanda Allah’ın rızasına uygun her söz, fiil ve
davranış nasıl ibadet sayılıyor ise kişinin kazancını helal yoldan temin etmesi ve helal-haram
sınırlarını gözeterek yaptığı ticaret de ibadet sayılmaktadır. Bu bağlamda Allahu Teala alışverişi
müslümanlara helal kıldığını 1 belirterek ibadet ettikten sonra yeryüzüne dağılmalarını ve ticaret
yaparak Allah’ın lütfundan aramalarını tavsiye etmektedir. 2 Diğer yandan ise Allahu Teala,
ticaret erbabının nelere dikkat etmesi gerektiği hususunda şöyle buyurmaktadır:

             “Bu kimseleri ne ticaret ne de alışveriş; Allah'ı anmaktan, namaz kılmaktan, zekat
vermekten alıkoyar. Bunlar, gönüllerin ve gözlerin döneceği günden korkarlar.” 3

              Ayrıca “Ey İnananlar! Mallarınızı aranızda haksızlıkla değil, karşılıklı rıza ile yapılan
ticaretle yiyin; haram ile nefsinizi mahvetmeyin. Allah şüphesiz ki size merhamet eder.” 4
ifadeleriyle de helal ölçülere dayanan meşru ticarete işaret etmektedir.

             Peygamber Efendimiz de (s.a.v.) İslam dininin helal kıldığı ticarete yönelik bazı ölçüler
getirmiş ve müslümanların ticarette de İslamî ahlaktan ödün vermemeleri gerektiğini şu
sözleriyle ifade etmiştir:

               “Hiç kimse elinin emeğinden daha hayırlı bir yiyecek asla yememiştir. Allah’ın
peygamberi Davud da (a.s.) kendi elinin emeğini yerdi.” 5

               “Kim helal lokma yer ve Sünnet çerçevesinde amel eder; insanlar da onun
kötülüklerinden emin olurlarsa o kişi cennete girer.” 6

                “ Güvenilir, dürüst, müslüman tacir kıyamet günü şehitlerle beraberdir.” 7

                  Şanlı ecdadımızın da İslam dininin sınırlarını çizdiği bu ticaret ahlakına ahilik
kurumunu oluşturarak riayet ettiğini görmekteyiz. Ahilik, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde
Anadolu coğrafyasında yaşayan halkın hem sanat ve meslek alanında hem de ahlaki bakımdan
yetişmelerini sağlayan bir teşkilatın adıdır. Yani teşkilat üyesi olan esnaf ve sanatkarlar,
yanlarında çırak yetiştirerek onların hem meslek edinmelerini sağlar hem de ahlaki meziyetlere
vakıf olarak iyi bir insan olarak yetişmelerini sağlardı.

                  Ahilik, din ve ahlak temelleri üzerine kurulmuştur. Böylece ahiler, çalışma hayatında
dayanışma, yardımlaşma ve işbirliğine büyük özen göstermiş; geceleri zaviyelerde toplanarak
gündüzleri çalışan ahilerin eğitim ve sohbetlerini de ihmal etmemişlerdir. Aynı zamanda
teşkilat, müşteri hakkını gözetmiş; kendi içerisinde bir denetim mekanizması olarak dini ve
mesleki ahlaka dikkat etmeyen esnaf ve sanatkarları da cezalandırmıştır.

                 Bu yönüyle ahilik; çalışma hayatında dedikodu, kin ve nefretten kaçınmak, ahdinde
vefalı olmak, ahlaklı, adaletli ve faziletli olmak, aza kanaat çoğa şükretmek, hakka ve hakikate
riayet etmek gibi özellikleri temel prensip haline getirmiştir.

                Görüldüğü üzere İslam medeniyeti ticareti meşru kabul etmiş; ticaret erbabını da ahlaki
meziyetlere sahip olması hususunda teşvik etmiştir. Buradan hareketle bize düşen görev, helal-
haram sınırlarını gözeterek ecdadımızın bize mirası olan ahilik bilincini devam ettirmek;
ticaretin haksızlıktan uzak ve güven içinde yürütülmesini sağlamaktır. İslam’ın öngördüğü
ticaret ahlakını yaşayarak ve yaşatarak yeni nesillere aktarmaktır. Unutulmamalıdır ki, Allah’ın
rızasına uygun hareket ederek gerçekleştirilen ticaret de bir ibadettir.

                                                                                                              Üsame MOLLAOĞULLARI
                                                                                                                 Havsa İlçe Müftülüğü
                                                                                                                           İlçe Vaizi

1
Bakara, 2/275.
Cuma, 62/9-10.
3 Nur, 24/37.
4 Nisa, 4/29.
5 Buhârî, Büyu’, 15.
6 Tirmizî, Sıfatü’l-kıyame,60.
7 İbn Mâce, Ticaret, 1.
2