12.05.2020

Havsa İlçe Müftüsü Şentürk'ten Ramazan ile İlgili Açıklamaları

RAHMET AYI RAMAZAN

Değerli Kardeşlerim!

Dua, rahmet ve mağfiret iklimi olan Ramazan, etimolojik olarak “yanmak” anlamına gelen Arapça “ramda” mastarından, başka bir rivayete göre ise, güz mevsiminin başlangıcında yağarak tozu toprağı temizleyen “Ramadiyu” mastarından gelmektedir. Bu tanımlamalardan ortaya çıkmaktadır ki her halükarda Ramazan ayı, inananları günahlardan, manevî kirlerden yıkayıp temizleyen ve arındıran mübarek bir aydır. Dolayısıyla sevgili Peygamberimiz (s.a.v), Ramazanda ibadet niyetiyle yapılan her bir amelin, Ramazan dışında diğer vakitlerde ibadet niyetiyle yapılan amellerden yetmiş derece daha üstün olduğunu bizzat hadislerinde bildirmektedir.

Binaenaleyh Ramazan ayı, kişisel hatalarımızla zedelenen kalplerimiz arasındaki ayrılıkları tamir edeceğimiz, İslam dünyasının ve insanlığın içinden geçtiği zor süreçte Müslümanlar olarak yeniden birlik ve kardeşlik ruhunu dirilteceğimiz önemli bir zaman dilimidir. İmtihan için yaratılan insan, dünya nimetleriyle sürekli imtihan halindedir. Bu sebeple nefsi temize çıkarmamak, daima ölümün muhasebesini yapmak ve bu muhasebenin sonuçlarına göre bir yol haritası belirlemek gerekmektedir. Hayatın ve ölümün muhasebesini yapan kimse gönül dünyasını zenginleştirmiş olur. Çevresindeki her şeye karşı daha duyarlı, daha merhametli ve daha anlayışlı davranır. Manevî kazanımlar ile gönüllerin imar ve ihyası Ramazanda daha anlamlı hale gelir.

Yüce Rabbimiz bizi rahmet, mağfiret ve bereket mevsimi olan Ramazana kavuşturarak bize yeni bir fırsat verdi. Dolayısıyla bu, erişebileceğimiz belki de son Ramazan olduğu düşüncesiyle hayatımızda tertemiz, bembeyaz bir sayfa için kaçırılmayacak bir imkândır. Kişi, o güne kadar yapıp ettiklerinin muhasebesini yapmalı, bereketin mümin gönüllere sağanak olarak yağdığı bu mübarek ayı, elde edeceği maddi ve manevî kazançlar için fırsata çevirmelidir. Mümin, Hz. Peygamber’in “Büyük günahlardan uzak durulduğu takdirde, Ramazan diğer Ramazan’a kadar arada işlenen günahlara kefaret olur.” (Müslim, Taharet, 16) müjdesini aklından çıkarmamalıdır.

Ramazan ayını özellikli kılan birçok neden vardır. Bunlarda biri de oruç ibadetidir. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de, ramazan orucunun farz kılınmasıyla ilgili bir ayette şöyle buyrulur: “Ey iman edenler! Oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, Allah’a karşı gelmekten sakınasınız diye size de farz kılındı.” (Bakara, 2/183.) Dolayısıyla Ramazan orucu akıllı, ergenlik çağına ulaşmış ve oruç tutmasına engel bir mazereti olmayan her Müslüman'ın bu ayda yerine getirmesi gereken bir ibadettir. Bu ibadet hicretin ikinci yılında bütün Müslümanlara farz kılınmıştır. Oruç, insanı kötü, sevimsiz işler yapmaktan alıkoyan, insan hayatını düzenleyen, derleyen, dağınıklıkları yok eden bir özelliğe sahiptir. Bundan dolayı Hz. Peygamber (s.a.s.): “Oruç, ateşten koruyan bir kalkandır.” (Buhari, Savm, 2.) buyurmuşlardır. Hasta olanlar, yolcu olanlar ve benzeri mazeretlerle oruç tutamayanlar tutamadığı günler sayısınca bir fakire fidye (27 tl) vererek(bu durum devamlı sağlık problemi olanlar içindir)  oruç tutma sorumluluğunu yerine getirmeleri mümkündür. Kişi buna da güç yetiremiyorsa Allah’tan bağışlanma dilemelidir.

Oruçlu kişi özellikle orucun şeklî şartları (yani sahura kalkma, gün boyu yeme-içme ve cinsi münasebet vb.) yanında manevi güzel hasletleri sergilemede de hassasiyet göstermelidir. Orucun yanında insanlara yardım etmeli, Kur’an ayı olması hasebiyle bol Kur’an okumalı ve verilecek zekatı varsa özellikle bu ayda vermeye gayret etmelidir.

Dinimizde bulaşıcı hastalık tehlikesinin bütün toplumu ve hatta insanlığı tehdit eden küresel bir boyut kazanması durumunda kamu otoritesinin toplu alanlarda bulunmayı ve toplu faaliyet yapmayı yasaklama yetkisi yanında, toplu ibadet yapmayı da geçici olarak durdurma yetkisini, Müslümanların sorumluluğunu üzerine alan yetkililere vermektedir. Zira Hz. Peygamber (s.a.s) tarafından cemaate gitmeme gerekçeleri arasında sayılan “korku ve hastalık” pandemî yani küresel salgın da bir sebeptir. Dolayısıyla insanın hem kendisinin hem de diğer insan hayatını koruması kul hakkı olduğundan, bu hak, Cuma ve cemaatle namaz özelindeki Allah hakkına tercih edilmelidir.

Sonuç olarak bu Ramazan yetkililere uymanın da bir ibadet sayılacağı şuuruyla ibadetlerimizi ailece evlerimizde yapmaya gayret edeceğiz. Bu duygu ve düşüncelerle tekrar Ramazan-ı Şerif aynın hayırlara vesile olmasını ve belalardan, musibetlerden ve salgın hastalıklardan da tüm insanlığın kurtuluşuna vesile olmasını Cenab-ı Allah’tan niyaz ederim.

Nurettin ŞENTÜRK

  Havsa  İlçe Müftüsü