15.03.2019

Olgun Mü'min Kimdir ?

 

    İman, meyve veren ağaca benzer. Meyveleri ise amel-i sâlihadır.  Meyve veren ağacın değeri meyvesize nispetle ne derecede ise aynı şekilde salih ameller olmadan, emirlere, farzlara ve diğer hükümlere uymadan sadece “inançlıyım”ı barındıran imanın değeri de o kadardır.

     Yüce Allah birçok ayet-i kerime de iman edip salih amel işleyenler, namaz kılanlar, zekat verenler vb. eylemlerin iman etmenin yanında olmazsa olmaz fiiller olduğunu göstermekte ve bu amellere uyulmadığı takdirde cezâ-i müeyyidesi olacağını defaatle beyan etmektedir.

      Kurtuluşa eren mü'minlerin özelliklerine dikkatle bakıldığında iman şartı zaten olması gereken bir durum olduğunu, bunun yanında sadece imanın yetmeyeceğini aksi takdirde Rahmanın affına mazhar olunmadığı durumda cehennem azabına dûçar olma söz konusu olduğu bir gerçektir. Bu durumda Amel-i salihanın, imana değer katması ve onu güçlendirmesi durumu söz konusu olduğu kesinlik arz etmekle beraber, aksi halde imanın zayıf olacağını ve dış etkenlere, batıl ve hurafelere, şeytanın vesveselerine, bahanelere ve ‘uydum kalabalığa' gibi düşünce ve eylemlere kapı aralayacağı inkar edilemez. Çünkü bedeni ayakta tutan ve onu mukavemetli yapan içecekler ve gıdalardır. Peki ruhunda gıdası olan ibadetler, emirlere uyma, yasaklardan kaçınma, güzel ahlak ve diğer kulluk görevleri gibi ameller olmazsa ve tavizler verilirse bu durumda ruh aç kalacağı için nasıl bir doyuma ulaşacaktır ? Şu bir gerçektir ki tabiat nasıl boşluk kabul etmiyorsa aynı şekilde bu tabiatın bir parçası olan kalbimiz de asla boşluk kabul etmemektedir. Dolayısıyla doğru olan eylem ve düşüncelerle doldurulmazsa yerini kötülükler, isyankar bir tavır, mutsuzluk, hayattan zevk alamama, vesveseler ve en önemlisi Allah (c.c)’ın rahmetinden uzak olma ve Rasûlünün şefaatinden mahrum olma durumu söz konusu olabilmektedir.

     Mü'minun suresi ilk ayetlerinde yüce Rabbimiz kurtuluşa eren olgun mü'minlerin özelliklerinden bahsetmektedir. İlk olarak temel mesabesin de olan ‘iman’ noktasına değinildikten sonra, işârî yönüyle beraber sırasıyla şu özellikler yer almıştır : Huşu içerisinde tadili erkana riayet ederek namaz kılanlar, boş-faydasız eylem ve kîl-u kâl’den yüz çevirenler, hem bedenî hemde mâlî temizliklerini yapanlar; kalp temizliği yapanlar ve zekatlarını verenler, namuslarını muhafaza edenler, sadece helal olan eşleriyle beraber olup evlilik dışı ilişkilerden kaçınanlar ve o çirkin olan, haram olan zina eylemini çağrıştıran ve ona zemin hazırlayan tüm eylem ve hareketler den kaçınanalar, dünyevi olarak emanetlerine, sözlerine riâyet edenler ve uhrevi açıdan da Allah’a kulluk, itaat ve boyun eğmeye yönelik mesuliyet, “kâlû belâ” daki kulluk sözüne riayet edenler ve ilahi emanet mesabesinde olan bu önemli hususa dikkat edip taviz vermeyenler, beş vakit namazlarını aksatmadan, kazaya bırakmadan, son derece titizlikle vaktini geçirmeden ve ergenlik çağından ölene dek sürekli kılanlardır. Son olarak bu özelliklere sahip olan işte bu mü'minlerin,  Firdevs cennetlerine varis olacaklarını ve orada ebedi olarak kalacaklarını yüce Allah Kitâb-ı keriminde bizlere müjdelemektedir. (Bkz. Mü'minun 23 / 1-10).

Çelebi GÜN

İlçe Müftüsü