12.04.2018

MİRAÇ KANDİLİ MESAJI

Rahman ve Rahim olan Allah’ın Adıyla

Yüce Rabbimizin, Rahmet ve mağfiretinin, feyiz ve bereketinin, lütuf ve ihsanının, samimi Müslümanlar üzerine bolca tecelli ettiği, aziz milletimizin Üç Aylar diye ifade ettiği; Recep, Şaban ve Ramazan aylarını içine alan, Rabbimizin Rahmetinin, affının ve lütfunun yağmur gibi insanlığa indiği mevsimi yaşamaktayız. Manevi bir yenilenme mevsimi olarak bizlere gelen, sonu bayrama çıkan kutlu bir mevsimin ilk ayı olan Recep Ayı içindeki Regaib Kandilini büyük bir sevinçle kutladık.

13 Nisan 2018 Cuma gününü Cumartesiye bağlayan gece Recep ayının 27. gecesi gerçekleşen Cenab-ı Hakkın; “Kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu (Muhammed’i) bir gece Mescid-i Haram’dan çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa’ya götüren Allah’ın şanı yücedir. Hiç şüphesiz o, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.” İsra 17/1 buyurduğu Miraç Kandilini idrak edeceğiz.

İsra ve Miraç; sevgili Peygamberimizin önce Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksa’ya oradan da Yüce Mevla’nın sonsuz ayet ve kudretini müşahede etmek için semaya kadar uzanan, içerisinde pek çok ilahi hikmet ve bereketi barındıran manevi bir yolculuktur. Miraç, acıyı, kederi, çaresizliği, ümitsizliği bir kenara koyup yeniden yola çıkma, arınma ve temizlenmedir. Miraç, insanın Rabbe vuslatıdır. Miraç, Mescid-i Haram ve Mescid-i Aksa arasındaki bağları kuvvetlendiren, Müslümanların gönül dünyalarını güçlendiren,  imanlarını pekiştiren, kardeşlik şuurunu yaşatan, müminleri eğiten, onlara değer kazandıran bir yoldur.  

Sevgili Peygamberimiz (sav) Miraçtan bize üç büyük hediyeyle dönmüştür. Birincisi, günde beş defa Rabbimizle buluşma imkânı veren ‘‘mü’minin miracı’’ namazdır. Mümin namaz ibadetiyle sadece O’nun huzurunda eğilir, sadece O’na secde eder, sadece O’na ibadet eder ve sadece O’ndan yardım diler. Namazla mümin kişiliğine ve kimliğine kavuşur. İkincisi, Bakara Suresinin son ayetleridir ki burada Rabbimiz bizlere yüksek sorumluluklarımızı ve zaaflarımızı birlikte hatırlatmaktadır. Her sorumluluk bir emanettir ve emaneti omuzlarında taşıyan her insan, her türlü kin ve öfkeden, haset ve kıskançlıktan, gurur ve kibirden uzak durarak bütün insanlara hatta bütün mahlûkata karşı merhametli, mütevazı ve alçak gönüllü olur. Zira Peygamber Efendimizin (sav) ifadesiyle; tevazu yüceltir, kibir düşürür, gurur aldatır, haset bitirir. (Sahihu’l Cami : 6038.n) Nefsimizin ölümcül zaafları bizi her türlü miraçtan, yüceliş ve yükselişten alıkoyar. Üçüncüsü ise; Tevhid inancına sahip olan herkesin ebedi kurtuluşa ereceği müjdesidir. Tevhid İslâm’ın en temel ilkesi, Kur’an ve Sünnetin ruhu, bütün peygamberlerinde gönderiliş gayesidir.

Bugün; biz mü’minlere düşen, miracı sadece Sevgili Peygamberimizin (sav) bir hatıratı, bir tarihi vakıa olarak okumak olmamalıdır. İslam’ın en temel gayesi, insanı esfeli safilinden (aşağıların aşağısından) âlâyı illiyyîne  (yüceler yücesine) çıkarmaktır. Unutmayalım ki bugün, hem ülkemiz hem İslâm âlemi hem de insanlık olarak insanı yüceltecek ve yükseltecek miraç değerlerine her zamankinden daha fazla muhtacız.

"Mümin miraçsız, miraç Mescid-i Aksa'sız olmaz" Kudüs’te bulunan Mescid-i Aksâ Müslümanların ilk kıblesi olması, Peygamberimizin Mescid-i Aksâ’dan Mirâc’a çıkarılması bu beldenin kutsal kılınmasına vesile olmuştur. Ayrıca bu yolculukta Allâh Rasûlü (S.a.v.) o gece Mescid-i Aksâ’da bütün peygam­berlere imâm olup namaz kıldırmıştır. (İbn-i Sa’d, I, 214.) Fazîleti bakımından Mescid-i Aksâ üç büyük mescidden biridir. Bu üç mescidin birincisi Mescid-i Harâm (Kâbe), ikincisi Mescid-i Nebevî, üçüncüsü ise Mescid-i Aksâ’dır.

             Allah’u Teâlâ’nın ve O’nun elçisi Hz. Muhammed (as)’ın övgüsüne mazhar olan, mübarek mekân Mescid-i Aksa işgal altında bulunmaktadır. Bu işgal, sadece Filistinli müslümanların değil bütün dünya müslümanlarının yüreğini yakan bir kor gibi acı vermektedir. Mescid-i Aksa’nın kutsallığı, tüm ümmete büyük bir sorumluluk yüklemektedir. Bu sorumluluk, sadece Filistinli Müslümanlara emanet edilmemiştir. Bu Mescid, Allah Rasulü’nden, Hz. Ömer’den ve Selahaddin-i Eyyubi’den bütün müslümanlara bir emanet olarak bırakılmıştır. Bu emanete sahip çıkmak ve onu korumak, bütün müslümanların görevidir. Bu mübarek gecede hiç değilse kudüs deki zulmün bitmesi ve Mesci-i Aksanın işgalden kurtulması için dua edelim.

           Bu vesileyle; Miraç Kandilinizi tebrik eder. Miracımızın iyiye, güzele ve doğruya yönelik olması, bu gece ve aylarda yapacağımız ibadet, dua ve yakarışların kabul olması için Cenâb-ı Mevlâ’ya niyaz ediyorum. Allah Devletimize ve Milletimize zeval vermesin. Ümmet-i Muhammed’in kardeşliğini daim eylesin.

           Allah’ım bize merhamet eyle! Bizi birbirimize düşürmek, kuvvetimizi parçalamak, dayanışma ruhumuzu zayıflatmak, yuvamızı dağıtmak isteyen her türlü fitne ve fesattan bizleri muhafaza eyle! Muhabbetimize, birliğimize, dirliğimize, kardeşliğimize gölge düşüren her türlü şiddetten, nifaktan, tefrikadan, şeytandan bizleri muhafaza eyle. Hem yurt içinde hem yurt dışında ülkemizin birliği ve bütünlüğü, milletimizin huzur ve güvenliği uğruna canlarını feda ederek bu yüce makama ulaşan şehitlerimize rahmet eyle. Gazilerimize acil şifalar ver. Başta Afrin olmak üzere Suriye’de, Kuzey Irakta, Anadolu’nun ve Dünyanın değişik yerlerinde çarpışan /görev yapan askerimize ve polisimize nusret’inle (yardımınla) daha nice zaferler nasip eyle.

 

                                                                                                                       EMRULLAH ÜZÜM

                                                                                                                              İL MÜFTÜSÜ