11.05.2018

İL MÜFTÜMÜZÜN RAMAZAN AYI MESAJI

 

RAMAZAN MESAJI

Niyet ederek Ramazan boyunca mubah olan yemeyi ve içmeyi sadece ve sadece Allah emrediyor diye terk etmeyi başaran Mümin, aynı şekilde hayatı boyunca niyet eder ve niyetini devamlı kılarsa oruç halinde olduğu gibi hayatından bütün haramları ve mekruhları çıkarmayı başarabilir.

 

 

Gönül dünyamızı ve dünya hayatımızı oruç ibadeti ve teravihleriyle ve mukabeleleriyle inşa eden rahmet ayı Ramazan-ı Şerif’in gölgesi üzerimize düştü. Şüphesiz rahmet ve mağfiret ayı olan Ramazan-ı Şerif’in bereketinden istifade ederek bu sayede inşallah cehennemden kurtuluşumuzun bayramına kavuşmayı ümit ediyoruz. Biliyoruz ki mevsim sıcak da olsa, günler uzun dahi olsa Ramazan-ı Şerif ayında oruç tutmak akil-baliğ ve hür olan, sağlıklı olan her Müslümana farzdır.  Emzikli veya Hamile hanımefendiler doktor kontrolünde oruç tutabilecekleri gibi Ramazandan sonra da uygun zamanlarda oruçlarını tutabilirler. Oruç tutamayacak derecede hasta olanlar doktor görüşüyle iyileştikten sonra oruçlarını tutabilirler.  İyileşme ihtimali olmayan hastalar ise maddi imkânları varsa her gün için bir fitre miktarı fidye verirler.  (Asgari 19*30=570 TL) Fidyeyi ödemek için Maddi imkânları olmayanlar Allah’tan af dilerler. Yolcular (seferi olanlar) oruçlarını kazaya bırakabilecekleri gibi oruç tutmalarının daha iyi olacağı (Bakara Suresi; 184-185). Ayeti kerimelerinde tavsiye buyurulmuştur. Çok önemli olan bir husus daha vardır ki; mazeret durumunda olan Mümin kardeşlerimiz oruçlarını tutamasalar bile sokaklarda ve insanların gördükleri yerlerde yiyip içmezler. Hem oruç tutan kardeşlerine hem Ramazan-ı Şerif ayına hem de Ramazan-ı Şerif’in sahibine saygılarını ifade ederler. Ramazan-ı Şerif ayı Mümin’in iç barışını, ailedeki huzur ortamını, mahalle ve şehirlerin huzur ve sekinetini ülkelerin ve dünyanın Allah’a itaatle inşa edilmesi gereken düşünce ikliminin hâkimiyetini tesis eder. İnanıyoruz ki bu sekineti bütün varlık âlemi hisseder.

 Sevgili peygamberimiz (s.a.v) Receb-i Şerif ve Şaban-ı şerif aylarında Ramazan-ı Şerif ayına hazırlanmayı tavsiye buyurarak her yıl tekrar eden Ramazan-ı Şerif ayının bereketinden azami nispette istifade edilmesini teşvik etmişlerdir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir keresinde minbere çıkarken, Bir adım çıktı, "âmin..."; bir adım daha çıktı, "âmin..."; bir adım daha çıktı, "âmin..." dedi. Hutbesi bittikten sonra: "Yâ Rasûlallah! Minbere çıktığınız zaman 'âmin' dediniz, her adımınızda bunu neden söylediniz?" diyerek sebebini sordular. Buyurdu ki: "Cebrail (a.s.) üç dua etti, ben de onlara âmin dedim.  Birincisi: Cebrail (a.s.): 'Annesine, babasına veya sadece onlardan birine ulaşmış bir evlat, (onlara güzel hizmet edip, onların hayır duasını alıp) cenneti kazanamadıysa, ona yazıklar olsun/burnu yerde sürtünsün!' dedi, ben de âmin dedim.  İkincisi: "Cebrail (as): 'Sen peygamber olarak bir insanın yanında anıldığın zaman, sana salat-ü selâm getirmezse; ona yazıklar olsun! Onun burnu yere sürünsün!' dedi. Ben de ona âmin dedim. “Üçüncüsü: "Cebrail (as): 'Ramazana eriştiği halde bir insan, buna Ramazanın feyzinden, bereketinden istifade edememiş, Ramazan gelmiş geçmiş de hâlâ Allah'ın mağfiret ettiği bir kul olamamışsa, Allah'ın affını, mağfiretini kazanamamışsa; yazıklar olsun o kula! Burnu yerde sürtsün!' diye  dua etti. Ben de ona âmin dedim.” buyurmuşlardır. (Buharî, el-edebu’l-müfred- 1419/1998)

Sevgili peygamberimiz biz Müminlere Gündüzünü oruç tutarak gecesini de teravih namazını kılarak Ramazan-ı Şerif ayını değerlendirmemizi özellikle tavsiye buyurdular (Buhari:Salatu’t-teravihin). Ramazan-ı Şerif ayı o kadar bereket, dolu bir aydır ki; gündüz orucunun ibadet olması gibi geceleri uykusunun bile ibadet sayılacağını Sevgili peygamberimiz açıkça ifade etmişlerdir ( Ebu Davut,  Salat, 318). Bu vesileyle Ramazan-ı Şerif gecelerinin de gündüzleri gibi ibadetle ve güzel faaliyetlerle değerlendirilmesi esastır. Güzel faaliyetlerden kastımız, bireysel ibadetlerin yanında ailevi sosyal kültürel faydalı işlerle zamanı değerlendirmek haram ve mekruh olan, insanın ruhunu ve vicdanını rahatsız eden fiillerden sakınmaktır. Kötü sözler, çirkin davranışlar hatta hoş karşılanmayan şakalaşmaların dahi terkedilmesi Ramazan-ı Şerif’in ruhuna uygun olur.(Buhari, Savm,9) Bu dikkat ve rikkatle değerlendirilen bir Ramazan-ı Şerif, arzu edilen faydayı insan hayatına kazandıracaktır. Ramazan-ı Şerif gecelerinin meşru olmayan oyun ve eğlencelerle geçirilmesi Allah Teâlâ’nın Müminlere sunduğu çok mühim bir fırsatı ziyan etmek anlamına gelir. Bir ömürde bu fırsatlar takdir edersiniz ki sayılıdır ve çok değerlidir.

Kadir gecesi Kur’an’la buluştuğu için bin aydan hayırlı oldu. (Kadir Süresi: 1) Ramazan-ı Şerif ayı Kur’an’la buluştuğu için çok değerli bir ay oldu. ( Bakara Suresi:185) bu bize gösteriyor ki gerçek anlamda Ramazan-ı Şerifle buluşabilirse Mümin, onun hayatının da çok değerli bir hayat olacağı muhakkaktır. Böylece sevgili peygamberimizin buyurduğu gibi “Kim ki inanarak ve karşılığını yalnız Allah’tan dileyerek Ramazan-ı Şerif orucunu tutarsa geçmiş bütün günahları affolunur. “(Buhari, İman 28) Ramazan-ı Şerif’in önemsenmesi gereken bir hususiyeti daha vardır ki; niyet ederek Ramazan boyunca mubah olan yemeyi ve içmeyi sadece ve sadece Allah emrediyor diye terk etmeyi başaran Mümin, aynı şekilde hayatı boyunca niyet eder ve niyetini devamlı kılarsa oruç halinde olduğu gibi hayatından bütün haramları ve mekruhları çıkarmayı başarabilir.

 Bugün insan ve toplum sağlığını aşırı derecede rahatsız eden uyuşturucu, alkol, sigara, gıybet, haset, kibir, riya, yalan, iftira gibi bütün haramları Ramazan-ı Şerif eğitiminden geçen Müminler terk etmeyi başarabilirler. Bu vesileyle diyebiliriz ki; Ramazan-ı Şerif orucu aynı zamanda bir sabır ve Allah’a itaat eğitimidir ve onun sonucunda dünya ve ahirette mutluluk kazanılacaktır.  Bu sebepledir ki biz Müminler Ramazan-ı Şerif geldiği zaman büyük bir heyecan hissederiz ve günlük hayatımızı, alış-verişlerimizi, bütün anlarımızı bu heyecanla şekillendiririz ve Ramazan-ı Şerif Bayramında da bunu başarmanın mutluluğunu ve sevincini yaşarız.

Kendi adıma böyle bir Ramazan-ı Şerif geçirmeyi Cenab-ı Haktan temenni ederken siz değerli okuyucularımız, Edirneli hemşerilerimiz ve tüm Mümin kardeşlerimiz için de aynı temennilerimi paylaşmayı vazife addediyorum.          

                                                                                                                                                                                                      Emrullah ÜZÜM

                                              Edirne İl Müftüsü